2018’in Nisan ayında iş bularak Berlin’e taşındım. Bu kararı aldıktan sonra çevremden en çok duyduğum soru “Berlin’de nasıl iş buldun?” oldu. Berlin’e gelen herkesin iş bulma tecrübesi eminim farklıdır ve şüphesiz bu sorunun sır gibi saklanan garanti bir cevabı yok. Ancak iş bulmanızı kolaylaştıracak, en azından nereden başlamanız gerektiği konusunda size fikir verebilecek kısa bir rehberin faydalı olabileceğini düşündüm. “Berlin’de nasıl iş bulurum?” yazısını okumaya devam et
Yazar: Bahadır Efeoğlu
Sakız Adasında ne var ne yok?
Chios (/ˈkaɪ.ɒs/; Greek: Χίος), Yunanistan’ın Ege denizindeki 5. en büyük adası. Bizim için ise planladığımız en güzel tatillerimizden birine ev sahipliği yapan güzel ada.
Bundan bir kaç ay önce Yunanistan ana karasında kardeşimle yaklaşık 4.000 kilometre yol yapıp ucunu bucağını gezmiş ve ilk yurtdışı roadtrip’imizi keyifle tamamlamıştık. Ancak tatillerinin çoğunu Yunan adalarında geçiren arkadaşlarımızın anlattıkları ile bizim roadtrip’te tecrübe ettiklerimiz oldukça farklıydı. O yüzden bu tatili bir Yunan adasında geçirip ana kara ile arasındaki farklılığı kendim görmek istedim. Bu yolculukta arabanın sağ koltuğunda bana Berfu eşlik etti o yüzden “biz” dediğim yerlerde neden çoğul konuşuyor bu adam demeyin : ) “Sakız Adasında ne var ne yok?” yazısını okumaya devam et
Text 2.0: Akıllı yazılar ile tanışın!
Son yıllarda hayatımızdaki her şey dijitalleşmeye başladı ve pek çok “şey” iki taraflı etkileşime açık hale geldi. Eviniz tweet attığında, arabanız sizinle konuştuğunda veya televizyonunuz hareketlerinize tepki verdiğinde artık şaşırmaz oldunuz. Sanırım tüm bu değişimin içerisinde köklü bir değişim yaşamayan tek şey, insanoğlunun hayatında yaklaşık 4600 yıldır yer alan “yazı” idi.
Text 2.0 projesi ise artık yazının bu statik varlığına bir son veriyor ve hayatımıza dinamik yazı diye bir kavramın gireceğinin sinyallerini veriyor. “Text 2.0: Akıllı yazılar ile tanışın!” yazısını okumaya devam et
Bu Cam Küre Güneş Enerjisi Üretiminde Devrim Yaratabilir
Rawlemon‘dan Alman mimar André Broessel, kristal küresine bakıp yenilenebilir enerjinin geleceğini gördü. Güneşin konumunu takip eden, güneş enerjisi üreten bu dev küre camdan yapılmış ve çelik bir gövdenin üzerinde duruyor. Her ne kadar bir oyuncak gibi dursa da bu bir oyuncak değil. Hem güneş hem de ay ışığını 10,000 kat daha yoğun bir hale getirerek, standart bir güneş enerjisi panelinin üretme kapasitesinin yüzde 35 üzerine çıkıyor.
“Bu Cam Küre Güneş Enerjisi Üretiminde Devrim Yaratabilir” yazısını okumaya devam et
Telefonum/Kameram Suya Düştü Ne Yapmalıyım?
Hepimizin hayatında en az 1 defa başına gelmiş veya gelmesi kuvvetle muhtemel olan bir olay, elektronik cihazlarımızın ıslanması. Tuvalete düşen telefonlar, tatilde ıslanan fotoğraf makineleri,kahve dökülen laptoplar… Herşeyde olduğu gibi bu durumda da ilk müdahale çok önemli. O yüzden bu yaz başıma gelen olayı ve tamir için neler yaptığımız yazdım.
“Telefonum/Kameram Suya Düştü Ne Yapmalıyım?” yazısını okumaya devam et
Nedir Bu Growth Hacking?
Son zamanlarda gittikçe popülerleşen ve startup çevrelerinde duyduğumuz bir Silikon Vadisi terimi “growth hacking”. İçinde barındırdığı “hack” kelimesi duyan herkesin dikkatini çekerken “growth” kelimesi gözden kaçıyor. Sektörden ve trendlerden haberi olmayanlara “growth hacker” olduğunuzu söylediğinizde, size çalınan Facebook hesaplarını geri alıp alamayacağınızı sorabilirler. Bu kafa karışıklığı hem “growth hacker” kavramının tazeliğinden hem de Türkçe karşılığı bulunmayışından kaynaklanıyor.
SocialThings – Sosyal Medya Cerrahisi
Things‘in Mayıs buluşması, SocialThings 29 Mayıs akşamı Studio X’de gerçekleşti. Daha önce ne Things’i ne de SocialThings’i duymuştum, ilk defa arkadaşım Gizem’den duydum ve etkinliğe sayılı saatler kala katılım formunu doldurup yolladım. Şansım varmış ki 20 kişlik “hasta” kontenjanına sonlardan girebildim. “SocialThings – Sosyal Medya Cerrahisi” yazısını okumaya devam et
İnternette yasak olmaz!
İnternette bir siteye erişimi tamamen engelleyecek tek müdahale NSA, ICANN ve Amerikan Devleti tarafından yapılabilir ancak onların müdahaleleri de yine köklü bir çözüm olmayabilir. Çoğu insanın bilmediği “deepweb” bugün kullandığımız web’den ayrı olarak yaşamını sürdürüyor. Uzun vadede bu tarz yasakların artması sıradan kullanıcı kitlesini de TOR gibi çözümlerle deepweb’e çekebilir diye düşünüyorum. Bunun hakkında yazılabilecek güzel distopik senaryolar aklıma gelmiyor değil ama sonraya saklayalım…
‘Boş Zaman’larını Nasıl Değerlendirirsin ?
Hakan Bıçakçı bu romanında hafıza sorunları yaşayan Harun’un hikayesini anlat …
Ben çok sıkıldım böyle başlayan kitap incelemelerinden o yüzden böyle başlamıyor benim fikir beyanım.
Bıçakçı okuyanlar bilir bu adamın mürekkebinden kelebekler, çiçekler, romantizm yeşeren hikayeler akmaz. Mürekkebin kendisi kadar siyah, kapkaranlık dünyalar dökülür kağıda. Sizi içine çeken, mürekkebinden üzerinize bulaştıran öyküler. “‘Boş Zaman’larını Nasıl Değerlendirirsin ?” yazısını okumaya devam et
Başkalarının Hayatına Açılan Solucan Delikleri – Asosyal Uygulama Rando
Uzay zaman, metafizik gibi konulara aşina iseniz veya en azından Donnie Darko’yu izlediyseniz başlıkta ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Dört bir yanımızdan geçen “solucan delikleri” var ve her biri birisinin dünyasına açılıyor ancak başkalarının dünyalarına, bir diğer değişle başka boyutlara atlayamıyoruz.
Peki ya bir mobil uygulama size dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kimsenin solucan deliğinden bir anlık da olsa bakma imkanı verseydi ?
“Başkalarının Hayatına Açılan Solucan Delikleri – Asosyal Uygulama Rando” yazısını okumaya devam et